:55:02
Hatta bir dil bilmediðin zaman bir þey
geliþtiriyorsun.
:55:07
Daha çok þey görüyorum, izliyorum. Hatta
daha çok þey hissediyorum.
:55:13
- Ne demek istediðimi anladýnýz mý?
- Merak etme Yvonne.
:55:18
Yvonne deðil, Yvan olacak.
:55:23
- An, An, Aðzýný aç.
- An, an, an, an... Affedersin.
:55:33
Bu hissi bilirim çünkü ben Fransa'ya
gittiðimde de ayný þey olur.
:55:36
Ama senin Ýngilizcen, benim
Fransýzcam'dan çok daha iyi.
:55:40
- Fransa'yý iyi bilir misin? - Evet,
Fransa'yý çok severim. Her fýrsatta giderim.
:55:45
Herkes Paris'in dünyadaki en romantik
þehri olduðunu bilir.
:55:50
Eyfel Kulesine bayýlýrým. Bu çok aptalca
biliyorum ama...
:55:55
...oturup Eyfel Kulesi'ni saatlerce
izleyebilirim.
:56:00
- Bir de Le Champ Du Mar.
- Mars.
:56:04
Mars. Hayatýmda en çok orada spor
yapmýþýmdýr herhalde.
:56:08
- Spor mu yapýyorsun? - Her gün. Doðru ya,
senin mesleðin sporla ilgili.
:56:13
Çekimler sýrasýnda nasýl
egzersiz yapýyorsun?
:56:16
- Mesela bu aralar her sabah altý buçukta Green
Park'tayým. - Altý buçukta mý?!
:56:22
Her sabah altý buçukta Tai Çi yapýyorum.
:56:25
Ama Fransa'dayken...
:56:29
Fransa'dayken o kadar çok yiyorsunuz ki
bunlarý yakmanýz gerekiyor.
:56:33
Ben de Le Champ de Mars'a giderdim ve týka
basa peynir ekmek yerdim.
:56:40
Çok korkunçtu. Sizde öyle peynirler var ki!
:56:45
- Brobir, Rochfor, Bir de Meaux...
- Ne?
:56:50
- Bir...
- Ha Brie De Meaux!
:56:53
Brie de Meaux! Brie de Meaux'a bayýlýyorum.
:56:59
Brie de Meaux'ya bayýlýyorum. Bir lokma peynir
için kepaze etti kendini.