The English Patient
Önceki.
göster.
yer.
sonraki.

:17:01
Sen ve Hana'nýn
bir manastýrda...

:17:03
saklandýðýnýzý söyledi.
:17:06
Ne deniyor ona?
Ýnziva mý?

:17:09
Çölden nasýl çýkabildin?
:17:11
Yanmýþtýn,
ismini bile hatýrlamýyordun,

:17:16
fakat yazýlmýþ tüm þarkýlarýn
sözlerini biliyordun...

:17:18
ve bir tek tutkun vardý:
Herodotus'un bir kopyasý.

:17:22
Ýçi mektuplar ve...
:17:25
dokunaklý yazýlarla dolu.
:17:29
O zaman sen olduðunu
anladým.

:17:34
Ben mi?
:17:47
Kahire'deki elçilikte...
:17:49
o kitaba yazarken gördüm
seni.

:17:55
Benim baþ parmaklarým,
senin de bir yüzün...

:17:59
ve bir adýn varken.
:18:01
Anlýyorum.
:18:05
Sen Almanlar'a
gitmeden önce,

:18:07
sen Rommel'in casusunu çölden Ýngiliz
karargahýna getirecek bir
yol bulmadan önce.

:18:12
Gir kaç güzel
fotoðraf çekmiþ.

:18:14
Tobruk'taki iþkence odasýnda
kendiminkileri gördüm.

:18:18
Böylece, her þey
yerli yerine oturdu.

:18:22
Çöle geri dönmek zorundaydým.
Bir söz vermiþtim.

:18:27
Gerisi benim için
önemli deðildi.

:18:29
Ne dedin sen?
:18:31
Dedim ki gerisi...
benim için önemli deðildi.

:18:35
Yaptýðýn þeyin bir
sonucu vardý.

:18:38
Baþka bir sefere deðil,
buna sebep oldu.

:18:41
Eðer Ýngilizler o fotoðrafçýyý
ortaya çýkarmasaydý,

:18:44
binlerce insan ölebilirdi.
:18:46
Binlerce insan öldü.
Sadece farklý insanlar.

:18:50
- Evet, Madox gibi.
- Ne?

:18:54
Kendini vurdu,
ortaðýn.

:18:57
- Senin casus olduðunu öðrendiðinde.
- Ne?


Önceki.
sonraki.